24 October 2009

Pandora'nın Kutusu... İki Kacağin Buluşmasi


Pandora'nin Kutusu, yonetmeni
Yesim Ustaoglu'nun deyimiyle tam anlamiyla insanlik halleri uzerine bir film. Kendimize itiraf edemedigimiz acmazlari, sıkışmışlıkları ve aidiyet duygusunu sorguluyor.

Dun gece aglayarak izledigim film, kacak bir gencin, kacak bir anneanne ile olan bulusmasini, olabildigince insani ve etkileyici bir sekilde aktariyor.

Filmin konusu kisaca soyle: Bati Karadeniz'in bir koyunde yalniz yasayan annelerinin kayboldugu ogrenen uc orta yasli kardes, annelerini bulmak uzere yola duserler. Kardeslerin hayatlari birbirlerinden tamamen farklidir. Yani en azindan, onlar oyle dusunmektedirler. Herkes kendi tercihleriyle yasayip, mutluluklarini kendilerince aradiklarina inanmaktadir. Ne varki; ne nihilist bir yasam suren kucuk kardes Mehmet, ne ask sarmalindaki gazeteci ortanca kardes Guzin, ne de esi ve ogluyla duzgun bir hayat surmeye calisan buyuk kardes Nesrin, hayattaki rollerinin saglamligindan emindir. Alzheimer hastasi olan annelerini Istanbul'a getirmeleriyle, yasamlarini yeniden kurmak zorunda kalmislardir.

Kendisine sunulmus hayati yasamak istemeyen torun (Murat), anneannesi ile iliski kurabilen belki de tek kisi oluyor. Yasamin ustune ustune giden Murat, anneanesinin istegini gerceklestiriyor ve onu koyune, yollarini ezbere bildigi ormanina geri kaciriyor.

Kendilerine itiraf edemediklerini unutmaya calisan uc kardesin mi, yoksa Alzheimer yuzunden gundelik yasami surdurebilme becerilerini bile unutan anneannenin mi hasta veya sorunlu oldugu sorulacak en buyuk soru kanimca. Celiskilerle dolu orta sinif ahlakina sirtimizi ne kadar dayamaliyiz? Ya da bizi bir saga bir de sola donduren bu ahlaktan ne kadar kacabiliriz? Korkusuz ve kaygisiz yasayarak, olup bitene boyun egerek erisilen, insani olmayan temeller uzerine kurulan rahat bir yasamin her zaman pamuk ipligine bagli oldugunu bilmek en iyisi herhalde dostlar. Ne dersiniz?

1 comment:

Evrim said...

"Korkusuz ve kaygisiz yasayarak, olup bitene boyun egerek erisilen, insani olmayan temeller uzerine kurulan rahat bir yasamin her zaman pamuk ipligine bagli oldugunu bilmek en iyisi herhalde dostlar." Guler baci, ne guzel demissin. Ahlak tuhaf birseydir bilirsin, insan nereye cekerse o tarafa gider. Keyfimize gore bir saga bir sola sundururuz ahlaki, erdemlerimizi, dogrularimi, yanlislarimizi. Biz ayakta kalmaya calisirken saga sola savruluruz, pek sevdigimiz ahlakimizi da kolumuza takarak. Dedigin gibi bu rahat yasam aldatmacasi ince bir cizgi uzerinde...biz bir sonraki felaketi bekleyerek o pek huzurlu yatak odalarimiza cekiliyoruz her gece. Goreceli ahlak anlayisimizla...ve herkes eninde sonunda kabuslariyla basbasa kaliveriyor iste.