
Annemin dogdugu, cocuklugunu gecirdigi koye, ne Gecıtağzı ne de Kudreşen (ermenice) diyesim var. Cocuklugumdan beri kulagima takilan ismini, Gudereşen'i daha cok seviyorum. Aslinda kimin soyledigine bagli olarak Gudreşen veya Gudureşen de olabiliyor. Tam emin olmamakla birlikte, ailemin genellikle Gudereşen ismini kullandigini dusunuyorum.
Kackarlarin zirvesini karsina almis, Çoruh'a tepeden bakan, yesiller icerisinde, gozden irak bir koy Gudureşen. Yalnizligini, Garmirik (Yavuzlar) mahallesi ile paylasan bir koy.
Yaklasik 1600 metre yukseklikte, bulutlarin arasindaki bu koy icin Vikipedia soyle diyor: "Koyde ilkogretim okulu yoktur. Koyun icme suyu sebekesi ve kanalizasyon sebekesi yoktur. Ptt subesi ve ptt acentesi yoktur. Saglik ocagi ve saglik evi yoktur. Koye ayrica ulasimi saglayan yol stabilize olup koyde elektrik ve sabit telefon vardir".
Vikipedia'nin "yokluk" ile anlattigi bu koy, bende bir yokluk halinden tamamiyle farkli seyler cagristiryor. Sahip olunmayan o kadar cok sey olmasina ragmen, orda bir yokluk hic olmamis gibi. Var olanlar belli. Ama yoklugun adi yok sanki.
Ilk kez alti, ikinci kez yirmibesimde gittigim Gudureşen'in yukaridaki fotografini, gectigimiz haftasonu Ramazan Bayrami tatilini orda, annem, anneannem, ve buyukbabamla geciren, kardesim Gulden cekmis. Anladigim kadariyla uzun zamandir modern hayatin gobeginde yasayan kardesim, bu guzellikten son derece etkilenmis. Telefonda konustugumda "sanki bir filmmis gibi" demisti.
Cevizi, visnesi, yaban armudu, sobada cayi, cayin yaninda kitlama sekeri olan bir film. Kiymet ninenin ve babaannemin hikayelerinden alinmis bir film. Yani, bildik bir film.